Vakit
geldi, vakit yaklaştı
|
Hâne
|
حَانَ
|
(Bir
şeyin zamanını, fırsatını) bekledi, kolladı
|
Tehayyene
|
تَحَيَّنَ
|
Fırsat
|
El-fursa
|
اَلْفُرْصَة
|
Fırsatlar
|
El-furas
|
اَلْفُرَص
|
Fırsat
bekledi, fırsat kolladı
|
Tehayyene’l-fursa
|
تَحَيَّنَ
الْفُرْصَةَ
|
Fırsatları
bekledi, fırsatları kolladı
|
Tehayyene’l-furas
|
تَحَيَّنَ
الْفُرَصَ
|
“Fırsat” kelimesi çoğul olarak da kullanılabiliyor.
أَتَحَيَّنُ
الْفُرَصَ
|
Etehayyenu’l-furas
|
Fırsatları
kolluyorum.
|
Bu deyimin geçtiği videoyu izlemek için tıklayın:
Bu ifade, videonun 0:33. saniyesinde geçiyor.
كَانَ يَتَحَيَّنُ الْفُرْصَةَ لِإِيذائِهِمْ
|
Kâne
yetehayyenu’l-fursate li îzâihim.
|
Onlara
eziyet etmek için fırsat kolluyordu.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder