Türkçe’de kullandığımız bir deyim var:
“Tarih yazmak”
Bu deyim: “uzun zaman unutulmayacak bir
olay gerçekleştirmek, başarı sağlamak, yaptığı önemli bir iş sayesinde geleceği
belirlemek, geleceği tanımlamak” anlamlarına geliyor.
Mesela bu deyim, aşağıdaki sitede şu
şekilde kullanılmış:
“Fenerbahçe Avrupa’da tarih yazmak
istiyor”
Arapça’da bu deyim “tarih yazmak” değil,
“tarihi yapmak” olarak kullanılıyor.
Tarihi yaptı
|
Sana’a’t-târîha
|
صَنَعَ
التَّارِيخَ
|
صَنَعَ “yaptı” fiilinin çekimleri için bakın:
Mazi olumlu:
Mazi olumsuz:
Muzari olumlu:
Muzari olumsuz:
Cahdı mutlak:
İstikbal (gelecek zaman) olumlu:
İstikbal (gelecek zaman) olumsuz:
Nehyi hazır:
Emri hazır:
Aşağıdaki videoda bu deyimin
kullanıldığını göreceksiniz:
El-arabiyya kanalında yeni yayınlanacak
olan (شخصيات اقتصادية Şahsiyyâtun iktisâdiyye : (İktisat şahsiyetleri) İktisatçılar
adlı bir programın reklamı:
Kişilik,
şahsiyet
|
Şahsiyye
|
شَخْصِيَّة
|
Kişilikler,
şahsiyetler
|
Şahsiyyât
|
شَخْصِيَّات
|
Ekonomist,
ekonomi uzmanı, iktisatçı
|
İktisâdiyy
|
اِقْـتِصَادِيٌّ
|
1.
أَفْكَارُهُمْ تَصْنَعُ التَّارِيخَ
|
Efkâruhum
tasnau’t-târîh
|
Fikirleri
tarih yazıyor.
|
Onların
fikirleri
|
Efkâruhum
|
أَفْكَارُهُمْ
|
Yapıyor (Mecazi anlamı:yazıyor)
|
Tasnau
|
تَصْنَعُ
|
Tarih
|
Et-târîh
|
التَّارِيخ
|
2.
أَعْمَالُهُمْ
تَرْسُمُ خُطُوطَ
الْمُسْتَقْبَلِ
|
Ağmâluhum
tersumu hutûta’l-mustakbel.
|
Çalışmaları,
geleceğin çizgilerini çiziyor. (geleceği şekillendiriyor)
|
Onların
çalışmaları, onların işleri
|
Ağmâluhum
|
أَعْمَالُهُمْ
|
Çiziyor
|
Tersumu
|
تَرْسُمُ
|
Çizgiler
|
Hutût
|
خُطُوطَ
|
Gelecek
|
El-mustakbel
|
الْمُسْتَقْبَل
|
3.
قَرَارَاتُهُمْ تُؤَثِّرُ
فِي حَيَاةِ الْمَلَايِينِ
|
Karârâtuhum
tuessiru fî hayâti’l-melâyîn.
|
Kararları,
milyonların hayatını etkiliyor.
|
Onların
kararları
|
Karârâtuhum
|
قَرَارَاتُهُمْ
|
Etkiliyor
|
Tuessiru
fî
|
تُؤَثِّرُ فِي
|
Hayat
|
Hayât
|
حَيَاة
|
Milyonlar
|
El-melâyîn
|
اَلْمَلَايِين
|
4.
كَمْ مِنَ
الْوَقْتِ يَحْتَاجُونَ لِكُلِّ
هَذا ؟
|
Kem
mine’l-vakti yehtâcûne li kulli hâzâ
|
Bütün
bunlar için ne kadar vakte ihtiyaçları var?
|
Ne
kadar vakit
|
Kem
mine’l-vakti
|
كَمْ مِنَ
الْوَقْتِ
|
İhtiyaç
duyuyorlar
|
Yehtâcûne
|
يَحْتَاجُونَ
|
Bütün
bunlar için
|
Li
kulli hâzâ
|
لِكُلِّ هَذا
|
5.
أَصْحَابُ
الْقَرَارِ ، كَيْفَ يَقْضُونَ يَوْمَهُمْ ؟
|
Ashâbu’l-karâr,
keyfe yakdûne yevmehum?
|
Karar
sahipleri, günlerini nasıl geçiriyorlar?
|
Karar
sahipleri
|
Ashâbu’l-karâr
|
أَصْحَابُ
الْقَرَارِ
|
Nasıl
|
Keyfe
|
كَيْفَ
|
Geçiriyorlar
|
Yakdûne
|
يَقْضُونَ
|
Günlerini
|
Yevmehum
|
يَوْمَهُمْ
|
6.
(شَخْصِيَّات اِقْـتِصَادِيَّة)
قَرِيبًا عَلَى شَاشَةِ الْعَرَبِيَّةِ
|
(Şahsiyyâtun
iktisâdiyye) karîben alâ şâşeti’l-arabiyye.
|
(İktisatçılar)
yakında el-Arabiyye kanalı ekranında.
|
Yakında
|
Karîben
|
قَرِيبًا
|
Üzerinde,
…-de
|
Alâ
|
عَلَى
|
Ekran
|
Şâşe
|
شَاشَة
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder