30 Mayıs 2012 Çarşamba

BÜŞRA LENA İLAHİSİNİN SÖZLERİ VE ANLAMI



BÜŞRA LENA İLAHİSİNİN SÖZLERİ VE ANLAMI

(Medine-i Münevvere, Peygamberimizin mescidi)

İlahiyi Suat Gözütok hocadan dinlemek için tıklayın : 



 2 kere

Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik

Büşra lena, nilna’l-munâ

بُشْرَى لَنَا
 نِلْنَا الْمُنَـى



Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi

Zâle’l-anâ, 
vâfe’l-henâ

زَالَ الْعَنَاء
 وَافَى الْهَنَاء



Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik

Büşra lena, nilna’l-munâ

بُشْرَى لَنَا
 نِلْنَا الْمُنَـى



Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi

Zâle’l-anâ, 
vâfe’l-henâ

زَالَ الْعَنَاء
وَافَى الْهَنَاء

2  kere

Ey nefs,
onunla buluşacağın için rahatla (sevin)

Yâ nefsu
tîbî bi’l-likâ

يَا نَفْسُ
طِيبِي بِاللَّقَـاءِ



Ey göz (kişi),
gözün aydın olsun ferahla

Yâ aynu
karrî ağyunâ

يا عَيْنُ
 قَرِّي أَعْيُـنَا


**************************************************


Bu Mustafa’nın (s.a.v.) güzelliğidir, nurları bize gözüktü

Hâzâ cemâlu’l-Mustâfâ,

envâruhû lâhat lenâ.

هَذَا جَمَالُ الْمُصْطَفَـى


 أَنْوَارُهُ لَاحَتْ لَــــنَا

2  kere

Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik

Büşra lena, nilna’l-munâ

بُشْرَى لَنَا
 نِلْنَا الْمُنَـى



Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi

Zâle’l-anâ, 
vâfe’l-henâ

زَالَ الْعَنَاء
وَافَى الْهَنَاء

  
2 kere

Ey Medine
Biz ne diyoruz,

Rasulullah girdi sana

Yâ taybetu
mâzâ nekûl,

ve fîkî kad halle’r-rasûl

يَا طَيْبَةُ
مـَاذَا نَـقُـولُ

وَفِيكِ قَدْ حَلَّ الرَّسُولُ

1 kere

Hepimiz peygamberimiz Muhammed’e kavuşmayı ümit ediyoruz.

Ve kullunâ nercu’l-vusûl,
li Muhammedin nebiyyinâ

وَكُلُّنَا
 نَرْجُو الْوُصُـولَ  لِمُحَمَّــدٍ نَبِيِّنَـا

2 kere

Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik

Büşra lena, nilna’l-munâ

بُشْرَى لَنَا
 نِلْنَا الْمُنَـى



Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi

Zâle’l-anâ, 
vâfe’l-henâ

زَالَ الْعَنَاء
وَافَى الْهَنَاء

  
2 kere

Bütün kalpler Rasul’u sever

Kullu’l-kulûbi ile’r-rasûli, 
temîlu

كُلُّ الْقُلُوبِ
إِلَى الرَّسُولِ
تَمِيلُ



Benim buna şahidim ve delilim var.

Ve maî bi hâzâ şâhidun ve delîlu

وَ مَعِي  بِهَذَا
 شَاهِدٌ وَ دَلِيلُ

2 kere

Delile gelince, delile gelince, delile gelince, Muhammed’i andığım zaman

Emma’d-delîlu, emma’d-delîlu,  emma’d-delîlu, 
İzâ zekertu Muhammeden

أَمَّا الدّلِيلُ
أَمَّا الدّلِيلُ
أَمَّا الدّلِيلُ
إِذَا ذَكَرْتُ مُحَمَّدًا



(Peygambere) aşıkların gözyaşları
akar oldu.

Sârat sârat dumûğu’l-âşikîne tesîlu

صَارَتْ صَارَتْ دُمُوعُ الْعَاشِقِينَ
 تَسِيلُ




Bu Rasulullah
Bu Rasulullah
Bu Ahmed
Bu, bu
Alemlerin Rabbinin elçisi

Hâzâ Rasûlullah
Hâzâ Rasûlullahi
Hâzâ Ahmedu
Hâzâ hâzâ
Li rabbi’l-âlemîne rasûlu

هَذَا رَسُولُ اللهِ
هَذَا رَسُولُ اللهِ
هَذَا أَحْمَدُ
هَذَا هَذَا
 لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
 رَسُولُ

2 kere

Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik

Büşra lena, nilna’l-munâ

بُشْرَى لَنَا
نِلْنَا الْمُنَـى



Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi

Zâle’l-anâ, 
 vâfe’l-henâ

زَالَ الْعَنَاء
وَافَى الْهَنَاء



KELİMELER:


Müjde, iyi haber

Büşrâ

بُشْرَى

Bize

Lenâ

لَنَا

Elde etti, kazandı 

Nâle

نَالَ

Elde ettik

Nilnâ

نِلْنَا

Dilek, temenni, istek (çoğul)

El-munâ

الْمُنَـى

Bitti, son buldu, dindi

Zâle

زَالَ

Zorluk, meşakkat, sıkıntı, cefa, yorgunluk

El-anâ

الْعَنَاء

Geldi, vardı, ulaştı

Vâfâ

وَافَى

Mutluluk, saadet, neşe, sevinç, esenlik, afiyet

El-henâ

الْهَنَاء

Ey !


يَا

Ruh, can, akıl, beden, nefs

Nefs

نَفْسُ

..-dan dolayı rahatladı,
İçi açıldı

Tâbet nefsuhu bi

طَابَتْ نَفْسُهُ بِ

Rahatla  (emir)

Tîbî

طِيبِي

İle

Bi

بِ

Karşılaştı, buluştu

Lakiye
  
لَقِيَ

Karşılaşmak, buluşmak

El-likâ

اللَّقَـاء

Göz, kişi

Ayn

عَيْن

Sevindi, ferahladı

Karra aynen

قَرَّ عَيْنًا

Sevin ! Ferahla !

Karrî ağyunen

قَرِّي أَعْيُـنَا

Bu

Hâzâ

هَذَا

Güzellik

Cemâl

جَمَال

Işık

Nûr

نُورٌ

Onun ışıkları

Envâruhû

أَنْوَارُهُ

…-ya göründü ,belirdi

Lâha li…

لَاحَ   لِ...

Bize

Lenâ

لـنَا

Medine şehrinin diğer adı

Taybe

طَيْبَةُ

Ne

Mâza

مـَاذَا  

Diyoruz

Nekûlu

نَقُـولُ

Sana girdi

Kad halle fîki

قَدْ حَلَّ فِيكِ

Elçi (Hz. Muhammed)

Er-Rasûl

الرَّسُولُ

Hepimiz

Kullunâ

كُلُّنَا

Ümit ederiz, umarız

Nercû

نَرْجُو

…-ya varmayı, ulaşmayı

El-vusûl li

الْوُصُـول  لِ

Bizim nebimiz, peygamberimiz

Nebiyyuna

نَبِيُّـنَـا

Bütün

Kullu

كُلُّ

Kalp

Kalb

قَلْبٌ

Kalpler

El-kulûb

الْقُلُوب

Meyletti, sevdi, eğildi

Mâle

مَالَ

Meyleder, sever

Temîlu

تَمِيلُ

-e, -a, -ye, -ya

İlâ

إِلَى

Benim yanımda var, bende var

Maî

 مَعِي 

Şâhit, tanık

Şâhid

شَاهِدٌ

Delil, kanıt

Delîl

دَلِيل

-e gelince

Emmâ

أَمَّا

Ben anınca, zikredince

İzâ zekertu

إِذَا ذَكَرْتُ

Oldu

Sâra

صَارَ

Göz yaşı

Dem’

دَمْعٌ

Göz yaşları

Dumûğ

دُمُوعُ

Aşıklar

El-âşikûne

الْعَاشِقُونَ

Aktı

Sâle

سَالَ

Akıyor

Tesîlu

تَسِيلُ

Alemlerin rabbine

Li rabbi’l-âlemîn

لِرَبِّ الْعَالَمِينَ