20 Mayıs 2012 Pazar

(Birisini ….-ya mecbur bıraktı) (Birisini ….-ya zorladı) اضطرّ إلى (idtarra ila) kalıbının kullanılışı:





(Birisini)…-ya zorladı,
mecbur bıraktı

İdtarra …ilâ…..

اِضْطَرَّ.....إِلَى ....



Mecbur bırakmak fiili (( لِ   veya (إِلَى  ) cer harfleri ile kullanılır.


Fiilin mazi (-di’li geçmiş zaman) çekimi:

MECBUR BIRAKTI  - ZORLADI


هُمْ اِضْطَرُّوا 3
(Hum idtarrû) 

Onlar mecbur bıraktılar (erkek)

هُمَا اِضْطَرَّا 2
(Humâ idtarrâ)

O ikisi mecbur bıraktı
(erkek)

هُوَ اِضْطَرَّ 1
(Huve idtarra)

O mecbur bıraktı
(erkek)



Gâib
 (erkek)

هُنَّ اِضْطَرَرْنَ 6
(Hunne idtararne)

Onlar mecbur bıraktılar (bayan)

هُمَا اِضْطَرَّتَا 5
(Humâ idtarratâ)

O ikisi mecbur bıraktı
(bayan)

هِيَ اِضْطَرَّتْ 4
(Hiye idtarrat)

O mecbur bıraktı
(bayan)



Gâibe
(bayan)

أَنْتُمْ اِضْطَرَرْتُمْ 9
(Entum idtarartum)

Siz mecbur bıraktınız (erkek)

أَنْتُمَا اِضْطَرَرْتُمَا 8
(Entumâ idtarartumâ)

Siz ikiniz mecbur bıraktınız (erkek)

أَنْتَ اِضْطَرَرْتَ 7
(Ente idtararte)

Sen mecbur bıraktın (erkek)



Muhatab
 (erkek)

أَنْتُنَّ اِضْطَرَرْتُنَّ 12
(Entunne idtarartunne)

Siz mecbur bıraktınız (bayan)

أَنْتُمَا اِضْطَرَرْتُمَا 11
(Entumâ idtarartumâ)

Siz ikiniz mecbur bıraktınız (bayan)

أَنْتِ اِضْطَرَرْتِ 10
(Enti idtararti)

Sen mecbur bıraktın (bayan)


Muhataba
 (bayan)

نَحْنُ اِضْطَرَرْنَا 15
(Nahnu idtararnâ)

Biz mecbur bıraktık

نَحْنُ اِضْطَرَرْنَا 14
(Nahnu idtararnâ)

Biz ikimiz mecbur bıraktık

أَنَا اِضْطَرَرْتُ 13
(Ene idtarartu)

Ben mecbur bıraktım


Nefsi mütekellim
(cinsiyet farkı yok)



Örnek cümleler:
1.

اِضْطَرَّتْهُ  الظُّرُوفُ  إِلَى الْهِجْرَةِ  مِنْ مَوْطِنِهِ  أَلْمَانيَا  إِلَى  أَمرِيكَا.

İdtarrathu’z-zurûfu ile’l-hicreti min mavtinihî Almanya ilâ Amerika.

Şartlar onu, vatanı Almanya’dan Amerika’ya göç etmeye zorladı.(mecbur etti)



Zorladı, mecbur bıraktı

İdtarrat

اِضْطَرَّتْ

Onu                    (tekil erkek için kullanılır)

Hu

هُ

Şartlar 

Ez-zurûf

الظُّرُوفُ

-e, -a, -ye, -ya

İlâ

إِلَى

Göç, hicret

El-hicre(t)

الْهِجْرَةُ

-den, -dan

Min

مِنْ  

Vatan, yurt

Mavtin

مَوْطِنٌ

Onun vatanı

Mavtinuhû

مَوْطِنُهُ


2.

تَضْطَرُّهُ  الظُّرُوفُ  لِلزَّوَاجِ  مِنْ  فَتَاةٍ   رِيفِيَّةٍ  .

Tedtarruhu’z-zurûfu li’z-zevâci min fetâtin rîfiyyetin.

Şartlar onu bir köylü kızıyla evlenmeye mecbur bırakıyor.



Onu mecbur bırakıyor

Tedtarruhu

تَضْطَرُّهُ

Şartlar

Ez-zurûf

الظُّرُوفُ

…ile evlenmek

Ez-zevâc min

اَلزَّوَاج  مِنْ

Genç kız

Fetât

فَتَاة

Köylü, taşralı (bayan)

Rîfiyye

رِيفِيَّة


3.

اِضْطَرَّتْـنِي الظُّرُوفُ  لِلزَّوَاجِ  مِنْ  رَجُلٍ  لَا يُصَلِّي  وَلَا يَصُومُ .

İdtarratni’z-zurûfu li’z-zevâci min raculin lâ yusallî ve lâ yesûmu

Şartlar beni, namaz kılmayan oruç tutmayan bir adamla evlenmeye mecbur bıraktı.



Beni mecbur bıraktı

İdtarratnî

اِضْطَرَّتْـنِي

Şartlar

Ez-zurûf

الظُّرُوفُ

…ile evlenmeye

Liz-zevâci min

لِلزَّوَاجِ  مِنْ

Bir adam

Racul

رَجُلٌ    

Namaz kılmıyor

Lâ yusallî

لَا يُصَلِّي

Oruç tutmuyor

Lâ yesûmu

لَا يَصُومُ


4.

اِضْطَرَّتْـنِى ظُرُوفُ الْحَيَاةِ  الصَّعْبَة  اِلَى الْعَمَلِ  يَوْمِيّاً مِنَ الثَّامِنَةِ  صَبَاحاً

 حَتَّى السَّابِعَةِ  مَسَاءً. 

İdtarratni  zurûfu’l-hayâti’s-sağbe ile’l-ameli yevmiyyen mine’s-sâmineti sabâhan hatta’s-sâbiati mesâen.

Zor hayat şartları beni her gün sabah sekizden akşam yediye dek çalışmaya mecbur bıraktı.



Beni mecbur bıraktı

İdtarratnî

اِضْطَرَّتْـنِى

Hayat şartları

Zurûfu’l-hayâti

ظُرُوفُ الْحَيَاةِ

Zor

Es-sağbe

الصَّعْبَة

-e, -a, -ye, -ya

İlâ

اِلَى    

Çalışmak

El-amel

الْعَمَلُ

Günlük olarak, her gün

Yevmiyyen

يَوْمِيّاً

-den 

Min

مِنْ

Saat sekiz

Es-sâmine

الثَّامِنَة

Sabah

Sabâh

صَبَاحٌ

-e kadar, -e dek

Hattâ

حَتَّى

Saat yedi

Es-sâbia

السَّابِعَةُ

Akşam

Mesâ

مَسَاء


5.

اِضْطَرَّهَا  لِقَطْعِ  الْإِجَازَةِ  وَالْعَوْدَةِ  إِلَى الْمَدِينَةِ . اَلْخَبَرُ

El-haberu idtarrahâ li kat’i’l-icâzeti ve’l-avdeti ile’l-medîneti.

Haber  onu, tatili yarıda kesip şehre dönmeye mecbur bıraktı.                                               (Bir bayandan bahsediliyor)



Haber

El-haber

اَلْخَبَرُ

Onu mecbur bıraktı

İdtarrahâ

اِضْطَرَّهَا

Kesmek 

Kat’

قَطْع

Tatil

El-icâze

الْإِجَازَة

Dönmek

El-avde

الْعَوْدَة  

-e, -a, -ye, -ya

İlâ

إِلَى

Şehir

El-medîne

الْمَدِينَة