مِنْ كُلِّ حَدَبٍ وَ صَوْبٍ
|
Min
kulli hadebin ve savbin
|
Her
taraftan, her yandan, her yönden
|
Örnek cümleler:
1.
بَدَأَتِ الْعُرُوضُ تَنْهَالُ عَلَيَّ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ وَصَوْبٍ .
|
Bede’eti’l-urûdu
tenhâlu aleyye min kulli hadebin ve savbin.
|
Her taraftan
(üzerime) teklifler yağmaya başladı.
(Peşpeşe
teklifler geldi)
|
Başladı
|
Bede’et
|
بَدَأَتْ
|
Teklif
|
El-ard
|
اَلْعَرْضُ
|
Teklifler
|
El-urûd
|
اَلْعُرُوضُ
|
Üzerine
yağdı, düştü (taş, füze, bomba vs), peşpeşe isabet etti, ard arda geldi
|
İnhâle
alâ
|
إِنْهَالَ
عَلَى
|
Üzerine
yağar, düşer
|
Yenhâlu
alâ
|
يَنْهَالُ
عَلَى
|
Benim
üzerime
|
Aleyye
|
عَلَيَّ
|
Her
taraftan, her yandan, her yönden
|
Min
kulli hadebin ve savbin
|
مِنْ كُلِّ حَدَبٍ وَصَوْبٍ
|
-den,
-dan
|
Min
|
مِنْ
|
Her
|
Kullu
|
كُلُّ
|
Tepe,
tümsek, bayır
|
Hadeb
|
حَدَبٌ
|
Yön,
taraf, istikamet
|
Savb
|
صَوْبٌ
|
2.
يُوجَدُ
بِهَا مَنْبَعٌ مَائِيٌّ يُسَمَّى ....يَأْتِي إِلَيْهِ النَّاسُ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ وَ صَوْبٍ مِنْ
أَجْلِ التَّمَتُّعِ بِمِيَاهِهِ الْحُلْوَةِ
.
|
Yûcedu
bihâ menbağun mâiyyun yusemmâ ….ye’tî ileyhi’n-nâsu min
kulli hadebin ve savbin min ecli’t-temettuği bi miyâhihi’l-hulveti.
|
Orada, her taraftan insanların tatlı sularından
faydalanmak için geldiği ve …adı
verilen bir su kaynağı bulunur.
|
Bulunur
|
Yûcedu
|
يُوجَدُ
|
Onun
içinde, orada
|
Bihâ
|
بِهَا
|
Su
kaynağı, pınar
|
Menbağ
mâiyy
|
مَنْبَعٌ مَائِيٌّ
|
Adlandırılır
|
Yusemmâ
|
يُسَمَّى
|
Gelir
|
Ye’tî
|
يَأْتِي
|
Ona
|
İleyhi
|
إِلَيْهِ
|
İnsanlar
|
En-nâs
|
النَّاسُ
|
Her
taraftan, her yandan, her yönden
|
Min
kulli hadebin ve savbin
|
مِنْ
كُلِّ حَدَبٍ وَ صَوْبٍ
|
-den
dolayı, için, sebebiyle
|
Min
ecli
|
مِنْ أَجْلِ
|
…-dan
faydalanmak, zevk almak
|
Et-temettuğ
bi
|
التَّمَتُّع بِ
|
Sular
|
Miyâh
|
مِيَاه
|
Onun
|
Hû
|
هُ
|
Tatlı
|
El-hulve
|
اَلْحُلْوَةُ
|