Kurban Bayramının üçüncü günü (28 Ekim 2012)
arkadaşlarla beraber, Adapazarı’na bağlı Sapanca’nın bir köyü olan İstanbuldere
köyüne sabah kahvaltısına gittik. Yeşil dağların eteğinde, nehir kenarına
kurulmuş güzel bir tesiste kahvaltımızı yaptık. Sabah hava biraz serindi,
öğlene doğru ısındı. Kahvaltımızı yaptık, sonra kahvelerimizi içtik. Masaların
geniş bir alana yayılı olmasından dolayı servis yavaştı. İstediğimizi üç ayrı garsona
söyledikten sonra ancak getiriyorlardı. Ama kahvaltı, özellikle de zeytini
güzeldi.
Alabalıklar devasa boyuttaydı.
Kahvaltı
yaptık.
|
Tenâvelna’l-fatûr
|
تَـنَاوَلْنَا
الْفَطُورَ
|
Öğle ezanı vakti gelince namaz kılacak yer aradık. Üst katta kılabileceğimizi söylediler. Üst katta sadece masalar ve sandalyeler vardı. Şark köşesi gibi, ortasında tahta yer sofrası bulunan bir köşeye gittik. Sofrayı kenara çektik. Allah’tan akıllı telefonlar var ki kıbleyi bulabildik. Binanın içindeki müzik yayını eşliğinde, namazımızı kıldık. Keşke tesisin abdest almak için ayrı bir lavabosu ve mescidi olsaydı.
Binanın içinde alt katta şömine bulunuyordu. Cuma ve Cumartesi geceleri canlı müzik programı varmış.
Binanın giriş kapısının hemen sağında ve karşısında bulunan şarap rafları göze çarpıyordu. İçkili bir tesis olması, dindar ailelerin gelmesini engelleyen bir unsur olabilir.
Not: Fotoğraflar kendi çekimimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder