27 Kasım 2014 Perşembe

Hacı Ömer Şahin kimdir?







“Şu dünyada benim tek mirasım öğrencilerimdir” diyen bu adamın mirasıyım ben. 

Bana ilk Arapçayı öğreten, Arapça öğretmeni olmama sebep olan canım hocam Hacı Ömer Şahin:


1. bölüm

2. bölüm


Hayatı:


Aşağıdaki yazı


Adresinden alınmıştır:



Hacı Ömer ŞAHİN 
Öğrencilik yılları, imam hatip hikayesi ve okuma olanakları:  Öğrencilik yılları, imam hatip hikayesi ve okuma olanakları:  
 Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Oluktaş köyünde doğdu. Din eğitimini imam olan babasından aldı. 12-13 yaşlarında Şarkışla’ya gelerek Arapça eğitimine başladı.   
Kader ya, kendinden önce Arap ülkelerine okumaya giden arkadaşları vardı. O duyguyla 2 arkadaş olmak üzere Şam’a okumaya gitti. Gidişler çok zor olduğu için pasaport falan yoktu. Okuma imkanı ise yok denilecek kadar azdı. Zor şartlar altında Şam’a kadar gitmeyi başardı. Şam’da meşhur olan , ayrıca İmam-ı Nevevi’nin okuduğu ve okuttuğu “Eminiye” medresesinde 5 yıl okudu. Şam’da İlköğretim bölümünü tamamladı. Dersleri Arapça görüyordu. Şam’da belirli bir eğitim aldıktan sonra  “El Ezher”  Üniversitesinde okuma şansı doğdu. 1967’de oraya gitti. O zamanlar El-Ezher’in lise bölümü vardı ve 4 yıl boyunca orada lise okudu. Liseden fıkıh derslerine daha çok ilgisi olduğundan dolayı El -Ezher Ünivesitesi’nin İslam ve Medeni Hukuk Fakültesine kaydını yaptırdı. Buradan Mezun olduktan sonra 1 sene master eğitimi aldı ve Türkiye’ye geri döndü.  
 1977 de yurda döndüğünün ilk ayı Kayseri Develi İHL de göreve başladı. Daha sonra vatani görevini yapmak üzere askere gitti. 1979 da askerlik bittikten sonra Zeytinburnu İHL de fıkıh ve tefsir derslerine girdi. 1980-1981 de Kadıköy İHL ne tayini çıktı. Kadıköy İmam Hatip Lisesi’nde girdiği ilk sınıf olan 10/A ‘yı hiç unutmamış hocamız. Dile kolay tam 22 yıl boyunca yani 1980-2002 yılları. O’nun deyimiyle “ibadet amaçlı, seve seve” görev yapmış Hacı Ömer hocamız. Mesleğini, görevini ve öğrencilerini çok sevdiğini söylüyor.”Yoruldum” sözcüğünü ise hayat  Boyunca hiç kullanmamış. Bildiği her şeyi öğrencilerine tamamıyla aktaran hocamız, tüm öğretmenlerden de bunu yapmalarını istiyor. İmanın şartlarından olan kadere eksiksiz inanan hocamız 2002 yılının sonunda başörtüsü olaylarından dolayı Kadıköy İ.H.L’ den Maltepe Nezahat Arslan İ.Ö.O ‘na sürgün edildi. Sürgün sebebi sınıfa gelen bir müfettişe “ders yapmak için buradayım” demesiydi.  
              Kadıköy’den sürgün edilen 26 hocamızdan biriydi. Ama bunu asla bir üzüntü olarak görmüyor ve şeref olduğunu söylüyor bizlere.   Yıllardı İmam Hatip camiasının içinde bulunan hocamıza, neslin iyi yöne doğru mu gidip gitmediğini sorduğumuzda;
             Peygamberimizin “Ümitsiz bir hayat olmaz, olamaz da” sözünü hatırlatarak imam hatiplinin toplumun mayası , özü, tadı ve tuzu olduğunu vurguluyor. Çünkü hem dini hem de müspet ilimlerle yetişmenin çok büyük bir avantaj olduğunu söylüyor. Ama geçmişten bu yıla gelindiğinde durumun pek iç açıcı olmadığını gerekçesinin de, eskiden imam hatiplere öğrencilerin sınavla girdiğini ve o yılların “altın” dönem olduğunu söylüyor. Ondan sonraki dönemde ise Bakanlığın uyguladığı kredili sistemi kimsenin bilmemesinden dolayı bir çöküntünün olduğunu belirtiyor. Bu döneme ise “gümüş” dönem diyor. Ne zaman ki imam hatipli öğrencilerin puanları, hakları, hukukları ellerinden alındı, o zaman velilerin kaliteli öğrencileri bu okullardan aldığını ve göndermediğini söylüyor. Okulların boş kalmaması için gösterilen müsamahaların ise ister istemez bir kalite düşüşüne neden olduğunun altını çiziyor. Bütün bunlar karşılaştırıldığında şimdiki öğrencilerin daha aşağı seviyede olduğunu gösteriyor. 
         İmam hatiplinin en büyük artısını sorduğumuzda ise; “Güven sağlaması, doğruluk ve dürüstlükleridir”  cevabını veriyor. İmam Hatiplinin haramı, helali bildiğini, ayrıca vatanını milletini, dinini seven bir nesil olduğunu söylüyor hocamız. Bundan dolayı da toplumun mutlaka İmam Hatipliye ihtiyacı olacağını savunuyor. Toplumun doktora, mühendise, uzmanlara ihtiyacı olduğu kadar dini sahada bilgili insanlara da ihtiyacı da vardır diyor. Üniversite probleminden dolayı oluşan karamsarlığın ise zihinlerden silinmesi gerektiğini 1 yerine 10 çalışılırsa yine üniversite kazanılacağını söylüyor. Yıpranmadan bıkmadan mutlaka okumaktan yana hocamız. Hele ki kendi dönemiyle bizim şu anda ki dönemimizin karşılaştırılmasının imkânsız olduğunu söylüyor. Kendisinin o şartlarda üniversite okuduğunu ve Allah’ın devamlı yanımızda olacağından şüphe duyulmamasını istiyor.”İyi okuyun, iyi öğrenin ve öğrendiklerinizi de yaşayın.” Diyor sayın hocamız.




3 yorum:

  1. Enise Sema Hanım, Allah sizden razı olsun.

    جزاك الله خيرا

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, Enise Hanim,
    Halen Arapça dersi veriyor musunuz?
    Mümkünse, arapçamı ilerletmek istiyorum.
    Devam eden on-line dersleriniz varsa, katılmak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mail atarsanız görüşelim: araphocam@gmail.com

      Sil