4 Nisan 2019 Perşembe

Şemme’nin kardeşi / kardeşleri



Bugün size Birleşik Arap Emirlikleri’nde kullanılan bir deyimden bahsedeceğim.

Bu deyim, Şemme isimli bir kızın erkek kardeşinden bahseden bir hikayeden çıkmış.  

Hikayeye konu olan olay, hicri 1204, miladi 1700’lü yıllarda geçiyor.

“Beni Halid Kabilesinin biri sahâbeden Hâlid b. Velîd’e, diğeri onun kardeşiyle amcazadelerine dayanan iki önemli kolu vardır ve bunlar uzun yıllardan beri Basra körfezinin Lahsâ (Ahsâ) diye bilinen bölgesinde yaşamaktadır. Lahsâ bölgesi, IX. yüzyılın başlarına kadar Hâlid b. Velîd’in amcazadelerinin idaresi altında kalmış, bu tarihten sonra idare, soyu Hâlid b. Velîd’e dayanan ve Âl-i Urey‘ir diye şöhret bulan sülâleye intikal etmiştir.”[1]

Duveyhis bin Urey‘ir ile dayısı Abdülmuhsin bin Serdah, Zeyd b. Urey‘ir tarafından yenilgiye uğrarlar. Yanlarında Âl-i Hamîd’den kişilerle beraber Irak’ın güneyindeki el-Mecerre isimli bölgeye doğru giderler. Irak sınırına girince yol kenarında oturup ağlayan bir genç kız görürler. Niye ağladığını sorarlar. Kız onlara kendisinin yetim olduğunu, ailesinin kim olduğunu bile bilmediğini, köyden bir ailenin kendisini yetiştirip evlendirdiğini ama kocasının ve onun ailesinin kendisine kötü davranıp çok çalıştırdıklarını, bazen dövdüklerini, bazen de evden kovduklarını söyler. 

Abdulmuhsin ona adını sorar. Kız, adının Şemme olduğunu söyler.
Abdulmuhsin: Ailene git ve bizi uzaktan gördüğünde, çığlık at. Onlara kardeşlerin olduğumuzu ve seni ziyarete geldiğimizi söyle, der.
Kız, onun dediğini yapar. Gelenlerin kılık kıyafetlerinden nüfuz sahibi, önemli kişiler oldukları anlaşılmaktadır. Hem kocası hem de köylüler şaşırır.
Abdulmuhsin, Şemma’nın kocasına: “Onu boşa, Şemme’nin bizimle gelmesini istiyoruz, onu yeterince aşağıladın” der. Kocası yalvarır.
Abdulmuhsin ona: “Onu bir şartla senin yanında bırakırız. Onu aşağılamaz ve gücünün üstünde çalıştırmazsan… Aksi takdirde, bir dahaki sefere geleceğiz ve hanenizden hiç kimseyi sağ bırakmayacağız” der. Kocası bu şartı kabul eder.
Bu arada köyde bir olay olur. Bir grup hırsız, köydeki bir evi soyar, koyunlarını götürür ama köylüler bir şey yapmaz.  Abdulmuhsin onlara karşı çıkmamalarının sebebini sorar. Köylüler de hırsızlardan korktuklarını, onlara karşı gelince köylülerden birkaç kişiyi öldürdüklerini söylerler. 

Abdulmuhsin sinirlenir, ayağa kalkar  ve en yüksek sesiyle (Ben Şemma’nın kardeşiyim) diye böbürlenir. 
Âl-i Hamîd’den kişiler de, onun arkasından ayağa kalkarak (Biz, Şemma’nın kardeşleriyiz) diye böbürlenirler.

Abdulmuhsin ve arkadaşları hırsızları yakalar öldürür ve koyunları sahibine verirler. Köy halkı ve Şemma’nın kocası olanları izler. Sonra Abdulmuhsin ve grubu yollarına devam ederler. Bu olaydan sonra, hayatının geri kalanında Şemma’ya köyde saygıyla davranılır.[2]

İşte (Ben Şemme’nin kardeşiyim / Biz Şemme’nin kardeşleriyiz) diye kullanılan deyim bu şekilde ortaya çıkmış. Yani bir erkeği, gücü ya da ailesine duyduğu sevgi için överken (Ehu Şemme) deniyor.



Şemme’nin erkek kardeşi/ağabeyi

Ehû Şemme

أَخُو شَمَّة

Şemme’nin kardeşleri

İhvânu Şemme

إِخْوَانُ شَمَّة






Fotoğraf kaynağı (3)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder